Siyaset

Bağımsızlık Türk Milletinin Mayasında Vardır

BU YAZIYA PUAN VER


Bugün Türk milletinin egemenliğini sultanların elinden alıp vatanına sahip çıkmasının 97. Yıl dönümü… 97 yıl önce bugün Türk milleti, Anadolu’nun ortasında Cumhuriyet’in temellerini attı.
Ülkenin her yanı işgal edilmiş, aziz vatanımızın toprakları düşman postallarıyla ezilmişti.
Devletin başında iktidara sahip olan padişah, Mustafa Kemal’in gençliğe hitabede söylediği gibi gaflet, dalalet, hatta hıyanet içindeydi.
İnsanların geleceğe dair umudu yoktu. Uzun yıllar süren savaşlar, yüzyıllar boyunca Osmanlı’nın çilesini çeken Anadolu halkını hem maddi, hem manevi olarak tüketmişti.
Halk, tüm mal varlığını 1. Dünya savaşında tüketmişti. Savaş için evinden, ailesinden, öküzünden vazgeçmişti.
Anadolu’da şehit acısının ateşi düşmeyen ev yok gibiydi. Kimisinin kocası Çanakkale’de şehit olmuştu. Kiminin oğlu, Filistin’de, kiminin kardeşi ise Sarıkamış’ta… Şehit düşen kocaydı, kardeşti, evlattı ancak acısı aynıydı.
Cefakâr Anadolu halkı, maddi ve manevi her şeyini feda etmesine rağmen savaşı kaybetmişti. 623 yıl hüküm süren Osmanlı, sonunda imparatorluğun temellerinin atıldığı ana toprağını, Anadolu’yu kaybetmişti.
623 yıl, sultanların boyunduruğu altında ezilen, savaşlarda can veren, ektiğini biçtiğini padişaha yediren, Türk diye aşağılanan Türk milleti, yüzyıllardır çektiği çilenin karşılığını devletsiz kalarak aldı.
Artık Türk milletinin bir devleti yoktu. Sözde Allahın yeryüzündeki gölgesi olan halife Sultan Vahdettin, Yıldız sarayına hapsedilmiş, İngilizlerin elinde oyuncak olmuştu. İngilizler otur dese oturuyor, kalk dese kalkıyordu. Tahtını koruyabilmek için her şeyi yapabilecek bir karakterdeydi.
İşte böyle bir ortamda ‘’Ya İstiklal ya ölüm’’ diyerek Samsun’da bağımsızlık ateşini yakan Mustafa Kemal, Ankara’da vatanın kurtuluşuna iman etmiş bir grup vatanseverle bir meclis kurdu.
İlk meclis, çatısı akan, tahta sıraların olduğu, bir sobayla ısıtılan bakımsız küçük bir binaydı. Memleketin dört bir yanından gelen mebusların kalabileceği doğru düzgün tek bir yer yoktu. Parasızdılar. Yemek sıkıntısı çekiyorlardı. Ancak vatanın kurtuluşuna inanmış kocaman yürekleri vardı.
Meclis, bir Cuma, günü, dualarla, hatimlerle, kurbanlarla açıldı. Cumhuriyet’in temelleri atılırken Türk milletinin duasını almıştı.
Mustafa Kemal, her açıdan dibe vurulan bir ortamda memleketin kurtuluşunu millete dayanmakta görüyordu. Bu yüzden savaştan önce meclis dedi. Çünkü meclis olmadan, milletten güç almadan bir silahlı mücadelenin başarılı olamayacağının farkındaydı.
En zor şartlar altında, tarihte ilk kez üzerinde bir sultanın otoritesi olmadan kurulan TBMM, Türk milletinin kurtuluş savaşı boyunca kalbi oldu. Mecliste milletin her kesiminden mebus vardı. Hoca vardı, doktor vardı, çiftçi vardı, ağa vardı. Kısacası ilk mecliste Türk milleti vardı.
İlk meclis, egemenliğine o kadar sahip çıkan, milli şuuru yüksek bir meclisti ki kurucusu Mustafa Kemal’e bile yetkisini vermemekte direndi. Hem de kurtuluş savaşının en kritik dönemi olan Sakarya savaşının kapıda olduğu bir dönemde sadece 3 ay süreyle yetkisini devretmeyi kabul etti
Kurtuluş savaşını kazandıran işte bu egemenlik şuurudur. Kurucusuna bile egemenliğini geçici bir süre devretmeyi kabul eden bir milletin, düşman işgaline boyun eğmesi söz konusu bile olamazdı. Sonuçta 3 yıl sonra hem vatanını işgal eden düşmanı İzmir’den denize döktü, hem de istikbalini İngilizlere bağlayan padişahı bir İngiliz zırhlısına bindirerek kovdu.
Bin bir yokluğun, çilenin ortasında temelleri atılan Cumhuriyet’in 97 yıl sonra durumunu görünce insanın yüreği acıyor. Gazi Mustafa Kemal’e bile tek adamlığı vermeyen meclis, bugün kendi rızasıyla tek bir kişiye yetkisini vermeyi kabul etti.
Mustafa Kemal’in, İsmet paşanın, Ali Fuat paşanın, Kazım Karabekir’in, Diyap ağanın, Rasih hocanın, Mahmud Esad’ın, Mehmed Akif’in olduğu mecliste bugün neye oy verdiğini bile bilmeyen, boş kâğıda imza atan sözde vekilleri görünce canım acıyor.
Bunlar milletin vekili olamazlar. Çünkü milletin değil parti başkanının seçtiği vekillerdir ve sonraki dönem tekrar vekil seçilebilmek, parti başkanı ne derse onaylamaya mecburlar.
Ne kadar acı değil mi? Çatısı akan eski bir binada, yürekli insanların kurduğu meclisin itibarı, bugün ceylan derisi koltuklarda oturan, parti başkanlarının kölesi olan sözde milletin vekilleri tarafından zedelenmektedir.
Her şeye rağmen umudumuzu kaybedecek bir şey yok. Çünkü bağımsızlık Türk milletinin mayasında vardır. Ekmeksiz, susuz yaşarız ama özgür olmadan asla… Bugün milletin meclisini tek bir kişinin oyuncağı haline getirenler tarihte hak ettiği yeri bulacaklar ve Türk milleti, sultanlığı yıkarak kurduğu meclisin iradesini 97 yıl sonra seçilmiş sultanlara bırakmayacaktır.
TIBBIYELİ HİKMET

Bir Cevap Yazın

Pin It on Pinterest