Tarih

Türk Gazeteciliğini Bir İngiliz Başlattı

BU YAZIYA PUAN VER

777
Basın her zaman iktidarların kontrol altına almaya çalıştığı bir güç olmuştur. Çünkü basın, bir devletin yasama, yürütme, yargı güçlerinden sonra gelen en büyük dördüncü güçtür. Bu yüzden basını kontrol etmek önemlidir. İnsanlar basın sayesinde devlette olup bitenleri öğrenirler. Toplumlar, basının kendilerine verdiği bilgi kadar yaşadığı devletin durumu hakkında bilgi sahibi olur ve devlete karşı fikirleri bu bilgiye göre şekillenir. Basını kontrol altına almak, toplumu yönetmek demektir.
Dünyada basının doğuşu 14. yüzyıla kadar dayanır. 14. yüzyılda Osmanlı üzerine düzenlenen haçlı seferleri ve Rönesans’ın şehir kültürünü ortaya çıkarmasıyla birlikte özellikle tüccarlar arasında başlayan tüccar mektupları ve raporlar ilgi görmeye başladı.Uzak diyarlarda gerçekleşen olayları öğrenme isteğinden ortaya çıkan tüccar mektupları ilk önce eş dost arasında yazılan mektuplardan ibaretti.
15. yüzyılda matbaanın ortaya çıkmasından sonra tüccar mektupları yaygınlaşarak satılmaya başlandı. Yalnız matbaanın devletin kontrolünde olması, bugün bile devam eden ”basın sansürünü” ortaya çıkardı. Bu nedenle tüccar mektupları elle yazılmaya devam edildi.
Özellikle Venedik’te çok meşhur olan tüccar mektupları bir ticari malzemeye dönüştü. ”Avissi” adı verilen bu mektuplar, ”gazzetta” adı verilen en küçük bakır Venedik parasıyla satıldığı için daha sonra haber dağıtan tüm basın ürünlerine ”gazzetta” ismi verilmiştir. Daha sonra bu kelime dilimize ”gazete” olarak geçmiştir.
Avissiler düzensiz mektuplaşmalardan ibaret olduğu için gerçek anlamda gazete sayılamazlar. Gerçek anlamda ilk gazete Mayıs 1605’te Hollanda’nın Anvers kentinde yayın hayatına başlayan ”Nieuwe Tydinghen’‘ isimli gazetedir fakat bu gazete de düzensiz yayınlanmıştır.
Düzenli yayın yapan ilk günlük gazete 11 Mart 1702 tarihinde İngiltere’de yayın hayatına başlayan ”The Daily Courant” gazetesidir. 1695 yılında sansürün kaldırılmasından sonra özgür düşüncenin serbest kalmasıyla birlikte İngiltere’de basın 18. yüzyılda büyük patlama gerçekleştirmiştir. The Daily Courant gazetesinden sonra eğlence, kültürel, siyasi, ticari ve hayatın diğer bir çok alanlarında yayın yapan gazeteler ortaya çıkmıştır. Laikliğin ve demokrasinin beşiği olan Fransa’da ise ilk gazete Journal De Paris 11 Ocak 1771 tarinde yayın hayatına başlamıştır.
Osmanlı’da Basının Doğuşu
Avrupa’da Avissileri de sayarsak 15. yüzyılda başlayan gazetecilik, Osmanlı’ya ancak 18. yüzyılın sonunda gelmiştir. Bunun en önemli nedeni matbaanın Osmanlı’ya icadından yaklaşık 250 yıl sonra gelmesidir. Gerek dinsel tutuculuk, gerekse matbaa yüzünden hattatların işsiz kalma korkusu matbaanın  Osmanlı’ya gelişini geciktirmiştir
Matbaa geldikten sonra da değişen pek bir şey olmamıştır. 1727 yılında Osmanlı topraklarına giren matbaalarda 1740 yılına kadar sadece 17 kitap basılmıştır. Aynı dönemde Avrupa’da sadece bir yılda basılan kitap sayısı Osmanlı’dan kat kat fazladır.
Osmanlı’da ilk gazeteyi de Türkler değil yabancılar çıkarmıştır. Eylül 1795’ten Mart 1796 ya kadar yayın yapan ”La Bulletin De Nouvilles” (Haberler Bülteni) isimli Fransız gazetesi Osmanlı topraklarında çıkan ilk gazetedir. Bu gazeteden sonra Eylül 1796 dan Mayıs 1797 ye kadar yayınlanan “La Gazette Française de Constantinople” (İstanbul’un Fransız Gazetesi) ve Mayıs 1797’den Temmuz 1797′ ye kadar yayınlanan ”Mercure Oriental” isimli Fransız gazeteleridir
44
La Gazette Française de Constantinople’un 20 nisan 1797 tarihli 8. sayısı
Fransızlar İstanbul’da yayın yapan bu gazetelerden sonra 1821 yılında İzmir’de ilk gazetesini çıkardı. 24 Mart 1821 tarihinde Charles Tricon adındaki bir Fransıza ait olan ”La Spectateur Oriental” gazetesi İzmir’de yayınlanan ilk gazetedir. Gazetenin yayınları Osmanlı hükümetini rahatsız etmeye başlayınca 17 Mart 1824 ‘te yasaklanmıştır. Bunun üzerine Charles Tricon ”Le Smyrneen” adında ikinci bir gazete çıkarmıştır.  1828 yılında Alexandre Blacque isimli bir Fransıza ait olan ”Le Courrier de Smyrneen” isimli Fransız gazetesi İzmir’de yayınlanan üçüncü gazetedir.
Bu gazeteler her ne kadar Osmanlı’da çıkan ilk gazeteler olsalar da Türk Basın tarihine dahil edilemezler. Çünkü hepsi Fransızlar tarafından Osmanlı topraklarında yaşayan Fransızları bilgilendirmeye yönelik, tamamen Fransızca yayın yapan gazetelerdir.Zira dönemin Fransız elçisi Verninac Saint Monaur Paris’e yolladığı bir mektupta şu ifadelere yer miştir :
“Matbaanın epeyce yüksek olan masraflarını mânen telafi etmek için, gerek İstanbul’daki Fransızlara Fransa Cumhuriyeti’ne dair malumat vermek, gerek Türklere, Avrupa’yı alakadar eden menafii göstermek lazımdır. Bu maksatla, her on beş günde bir ve bilhassa Fransa’dan havadis geldikçe, 6-8 sahifelik gazete çıkarmağa karar verdim. Gazete çıktıkça bir nüshasını, Türk hükümetine gönderdim” (Hasan Refik Ertuğ, Basın ve Yayın Hareketleri Tarihi, I. cilt, İst., 1970, s. 135)
Türk Basın tarihinin ilk ga,zetesi ise imparatorluğun başkentinden kilometrelerce uzakta Mısır’da yayınlanmıştır. 1828 yılında Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın emriyle yayınlanan ”Vekayi-i Mısriyye” gazetesi Osmanlı’da çıkan ilk yerli gazetedir.  Yarı Türkçe yarı arapça yayın yapan gazete, Mehmet Ali Paşa’nın Mısır’da yaptığı yenilikleri halka anlatmak amacıyla basılmıştır. Vekayi-i  Mısriyye’den 3 yıl sonra 1 Kasım 1831 de 2. Mahmud’un emriyle Osmanlı’nın ilk resmi gazetesi  olan Takvim-i Vekayi yayınlanmıştır
1
Takvim-i Vekayi’nin ilk sayısı
2222
Takvim-i Vekayi’nin Ermenice sayısı
İlk Özel Gazete : Ceride-i Havadis
1828 yılında yayınlanan Vakay-i Misriyye ve 1831 yılında basılan Takvim-i Vakayi Osmanlı’da yayınlanan ilk Türkçe gazetelerdir fakat ikisi de devletin yayın organıdır ve sadece devletin çıkardığı kanunları yayınlayan gazetelerdir. Toplumsal konularda yayınlar yapan gazeteler değildir.
Osmanlı’da ilk özel gazeteyi de biz değil yabancılar kurdu. Yalnız bu kez gazetenin sahibi Fransız değil bir İngilizdi.  İngiliz Morning Herald gazetesi muhabiri olan William Churchill’in 31 Temmuz 1840 tarihinde yayınladığı Ceride-i Havadis gazetesidir. Gazetenin  ortaya çıkışı son derece ilginç olmuştur. İlk özel gazete kendi irademizle değil Kapitülasyonların dayatmasıyla yayınlanmıştır. Olay şöyle gerçekleşmiştir :
Morning Heralg gazetesi muhabiri William Churchill 8 Mayıs 1836 tarihinde özel izinle Kadıköy’de avlanırken defterhane katiplerinden Necati beyin oğlunu yaralar ve tutuklanır. Bunun üzerine 10 Mayıs 1836 da harekete geçen İngiliz büyükelçiliği kapitülasyonları öne sürerek tutuklu olan İngiliz gazetecinin serbest bırakılmasını ister. Osmanlı hükümeti ilk başta direnir fakat sonunda dayanamayarak hem William Churchill’i 12 Mayıs 1836 da serbest bırakır hem de hariciye nazırı Akif paşa görevinden azledilir.
İngilizler, bir İngiliz vatandaşının tutuklanmasının bedelini ödetmekte kararlıdır. William Churchill’i serbest bıraktığımız yetmiyormuş gibi üç imtiyaz verilir. ”Bir pırlantalı nişan”, ”10 bin kantarlık zeytinyağı ihracı için ferman” ve ”Türkçe gazete çıkarma izni”
William Churchill, zeytinyağı imtiyazını bir Rus tüccara 350 bin kuruş karşılığında satar ve kendi mesleği olan gazeteciliği yapmak için gazete çıkarmak ister. Yalnız eski Hariciye nazırı Akif paşa, Dahiliye nazırlığı görevine getirildiği için başvuru yapmaktan çekinir ve Akif Paşa’nın azledileceği 1840 yılına kadar bekler. Mayıs 1840 yılında Osmanlı hükümetine gazete yayınlamak için dilekçeyle başvuran William Churchill, hükümetin izin vermesinden sonra 31 Temmuz 1840 tarihinde ilk özel gazete olan Ceride-i Havadisi yayınlar. Böylece ilk özel gazetemiz İngilizlerin dayatmasıyla yayın hayatına başlar.
111
31 Temmuz 1840 tarihinde yayınlanan Ceride-i Havadis gazetesinin ilk sayısı
Gazetenin ilk 3 sayısı ilgi görmediği için bedava satılmıştır. Bunun üzerine Churchill hükümete baskı yaparak aylık 2500 kuruş yardım yapılmasını istemiştir. Böylece Ceride-i Havadis yari resmi gazete özelliğini kazanmıştır.
William Churchill gazetenin ön sözünde eğitime büyük önem vermiştir. Dünyanın anlaşılabilmesi için eğitimin gerekli olduğunu ve eğitim konusunda gazeteletrin önemli bir görev üstlendiğini vurgulamıştır. Gazetenin 5. sayısında Avrupa’da eğitime verilen önem sayesinde okuma yazma oranının arttığını şöyle anlatmıştır:
”Avrupa‟da birkaç yüz sene evvel papazlardan başka okuyup yazma bilen kimseler pek azdı. Beyzâdeler dahi yalnız ata binme ve harp işlerine hevesli olduklarından okuma yazma bilmez, önemsemezlerdi de. Bu devirde Avrupa devletlerinin bazısının hazinelerinde bile defter ve kayıt tutma yerine bazı bakkal ve ekmekçilerin kullandığı gibi bir tahta parçasını bıçakla kertip çetele tutarlar, hesaplarını bu minval üzere görürlerdi. Fakat iki üç yüz yıldan beri Avrupa ahalisi okuyup yazmaya önem verip sayısız mektepler açmaya başladılar. Zenginler mallarını okullara bağışlayıp okulların sürekli gelir elde etmesini sağladılar. Okullara yedi yaşından on dört yaşına kadar çocuklar devam etmekte olup ana babaları tek kuruş para harcamazlar. İngiltere‟de bütün fakir çocuklara eğitim verildiğinden yaşı genç olanlar arasında okuma yazması olmayan kimse çok nadirdir. Hele beyzâdeler arasında okuma yazma bilmeyen hiç yoktur. Kişizâdelerin mektepleri başka türlü fenni tahsil eylediklerinden bu okullarda başka birkaç lisan da öğrenirler. Hatta içlerinden bazıları başka ülkelere giderek birkaç yıl kalır, çok daha farklı bilgiler öğrenirler” ( Ceride-i Havâdis, 11 Receb 1256, Nr: 5)
1
Ceride-i Havâdis, 11 Receb 1256, Nr: 5
Ceride-i Havadis çıktığı günden beri ilgi görmüyordu. İlk 3 sayısı bedava satıldıktan sonra bile gazete ancak 150 adet satabilmişti. Bu nedenle William Churchill, halkın ilgisini çekebilmek için okuma yazma oranıyla gazete satışının arasındaki ilişkiyi anlatan bir yazı kaleme aldı. Churchill makalesinde şunları yazıyordu :
”Frengistan‟da okuyup yazma bilenler gayet çok olduğundan gazeteler bir hayli fazladır. Amerika‟da bin beş yüzü aşkın gazete yayınlanmaktadır. Okuma yazma bilmeyen neredeyse yok seviyesinde olduğundan çok sayıda gazete basılıp satılabiliyor. Osmanlı Devleti’nde okuma yazma oranı arttığı takdirde gazetelerin okunma oranı da aynı ölçüde artacaktır. Eğer okuma yazma oranı yüksek olsaydı Osmanlı Devleti‟nin her yerinde farklı gazeteler yayınlanır ve bu vesile insanlar hem gazete okuyarak ondan istifade eder hem de bu iş kolunda türlü hizmetlerde çalışırlardı.”(Ceride-i Havâdis, 21 Receb 1256, Nr: 6)
Churchill makalesinin devamında bilginin insana fayda sağlayacağını, cehaletin ise zarar getireceğini ifade ederek yazısında şu satırlara yer vermiştir :
”Herkesin okuma yazmaya ihtiyacı vardır. “Zanaat sahiplerinin okuma yazmaya ihtiyacı yoktur” diyenler yanlış düşünüyorlar. Bir çiftçi dahi okuma yazmayı bilmelidir. Bu sayede ziraat fennine dair yazılan kitapları okuyarak bilgisini artırır. Böylece cahil çiftçiye göre daha fazla verim alır.” ‘(Ceride-i Havâdis, 21 Receb 1256, Nr: 6)
Devletin maddi desteğini de arkasına almasına rağmen, Ceride-i Havadis, Kırım savaşına kadar ilgi görmedi. Kırım savaşında İngiliz gazetelerinin muhabiri olarak Kırım’a giden Churchill’in yaptığı haberler, gazeteye olan ilgiyi bir anda arttırdı ve Ceride-i Havadis’in eki olarak tek sayfa basılan Rüzname-i Ceride-i Havadis yayınlanmaya başlandı. William Churchill Rüzname-i Ceride-i Havadis gazetesinin başına oğlu Alfred Churchill’i getirdi.
1860 yılında Tercüman-ı Ahval gazetesinin yayın hayatına basşlamasından sonra Churchill, Ruzname-i Ceride-i Havadis’i günlük gazete olarak yayınlamaya başladı. Çünkü Tercüman-ı Ahval, yayınlarında Ceride-i Havadisi devletten yardım aldığı için eleştiriyordu. Churchill, gazetesinin Tercüman-ı Ahval’ın gölgesinde kalmaması için Rüzname-i Ceride-i Havadis’i günlük gazete haline getirdi. 1864 yılında vefat ettikten sonra gazetenin başına geçen oğlu Alfred Churchill,  Ceride-i Havadis gazetesinin yayınına son verdi ve Rüzname-i Ceride-i Havadisi  haftada 5 gün yayınlamaya devam etti. Yalnız zaman içinde Tercüman-ı Ahval gazetesinin gölgesinde kalarak kapandı. Böylece Türk basınının ilk özel gazetesi Ceride-i Havadis gazetesinin yayın hayatı son bularak tarihteki yerini aldı.
333
27 Eylül 1864’te çıkan Ruzname-i Ceride-i Havadis
15. yüzyılda tüccar mektuplarıyla başlayan gazetecilik, Avrupa’da reform ve rönesansın etkisiyle büyük gelişme göstermiştir. Osmanlı’ya ise basın 19. yüzyılın başında devlet eliyle girmiştir. Ceride-i Havadis, Türk basın tarihinde bir başlangıçtır. Bir İngiliz gazetecinin açtığı yol Türkiye’de özel gazetelerin yayınlanmasına neden olmuştur.
TIBBIYELİ HİKMET

Bir Cevap Yazın

Pin It on Pinterest