Cemaat Tarihçisine Cevap: ”Atatürk’ün Karlar Üstündeki Fotoğrafı Cephe Cephe Dolaşırken Çekilmiştir’

 

Geçmişten bugüne kalan en kötü hastalıklarımızdan biri millet olarak her duyduğumuza çabuk inanmamızdır. Doğruluğunu araştırmadan, sorgulamadan, düşünmeden bir yerden duyduğumuz dedikodulara çok çabuk inanıyoruz ve işin kötüsü çok ateşli savunuyoruz. Bu Osmanlı zamanında da böyleydi, bugünde böyle, bu kafayla gidersek yarın da böyle olacak.  Çünkü araştıran bir toplum değiliz tamamen nakilci bir toplumuz. Okuduğumuza değil duyduğumuza inanıyoruz.
Son günlerde yine çabuk inanma hastalığımızın örneklerinden biri yaşandı. Tek işi Atatürk’e iftira atmak ve tarihten  anladığı Osmanlıyı yüceltip Cumhuriyeti yerin dibine sokmak olan cemaat tarihçisi ”Atatürk’ün karlar üstünde çekilen resmi cephede değil gezerken çekildi” dedi yer yerinden oynadı. Bir efsane çöktü diye başlık atanlar bile oldu.(Nasıl bir efsaneymiş onu da sormak lazım).  İnsanlar bu haberlere inanarak ”vay bizi kandırmışlar” moduna girdi ve daha sayamayacağım bir sürü saçmasapan laflar.
Bu konuda daha önce bir yazı yazdım ama bazı yobazlara yeterli gelmemiş olacak ki ”sen nerden biliyorsun hani belgesi nerde?” diye tepkiler aldım. Hayatları hikaye ve masallarla geçen belgeye önem vermeyen bu insanların gerçek amacı gerçeği öğrenmek değildi. Akılları sıra beni bu şekilde köşeye sıkıştıracaklarını düşündüler  ama her zaman olduğu gibi çuvalladılar. Bu yazıyı ”hani belgesi nerde” diyerek beni köşeye sıkıştırdığını zanneden yobazlara ithafen yazıyorum. Belge dediniz buyrun size BELGE
Atatürk hayatı boyunca asker olduğu için  bir çok yeri gezip görmüştür. Görev aldığı her yerde öncelikle o bölgenin coğrafi şartlarına ve askerlerin durumuna önem vermiştir, notlar almıştır, araziyi tanımıştır. Bu özelliği savaşlardaki başarısında çok önemli olmuştur. Örneğin Çanakkale’deki başarısının sırrı coğrafik yapıyı iyi analiz etmesi ve emri altında bulunan askerleri iyi komuta etmesidir. Filistin cephesinde de araziyi iyi analiz ettiği için büyük bir hezimetin yaşanmasına engel olmuştur, Trablusgarpta yerel güçleri düzenli bir şekilde örgütlemeyi başararak İtalyanlara kelimenin tam anlamıyla kök söktürmüştür
Atatürk’ün bu özelliği Kurtuluş savaşında da devam etmiştir. Öncelikle kongreler ile insanları bir çatı altında toplayarak bir araya getirmiş ve kurtuluş savaşına siyasi meşruiyet kazandırmıştır. Siyasi mücadelenin tıkandığı noktada ise silahlı mücadeleye başlayarak dağınık halde bulunan Kuvayi Milliye birliklerini bir araya getirmiş ve  düzenli orduyu kurmuştur.
Düzenli ordu ilk sınavını 6-11 Ocak 1921 tarihleri arasında 1. İnönü savaşında vermiş ve başarılı olmuştur. Atatürk için 1. İnönü savaşı çok önemliydi. Çünkü kurduğu ordunun gücünün ne düzeyde olduğunu merak ediyordu. İnönü savaşının kazanılması hem düzenli ordunun gücünü göstermiş, hem de Yunanlılara bir ders olmuştur. Bu açıdan bakarsak İnönü savaşı kurtuluş savaşının kilometre taşlarından biridir.
İnönü savaşındaki zaferden sonra Atatürk Şubat 1921 de durumu yakından görmek için Eskişehire gitmiştir. 5 Şubat 1921 de Eskişehir’e gelen Atatürk incelemlerde bulunarak durumu yakından görmüştür.

5 Şubat 1921 Mustafa Kemal Eskişehir cephesinde
Eskişehirde incelemelerde bulunan Atatürk 10 – 15 Şubat 1921 tarihleri arasında Batı cephesi karargahında bazı incelemelerde bulunmuştur. 11 Şubat 1921 de Eskişehirden  Batı cephesi karargahına doğru yola çıkmıştır

1.İnönü Savaşı’ndan sonra otomobiliyle Eskişehir’den Garp Cephesi karargahına giderken
Şimdi gelelim. Cemaat tarihçimizin  ”Atatürk bu resmi cephede mi çektirmiş” dediği resme. 11 Şubatta Eskişehirden yola çıkan Atatürk 12 Şubatta Ankara yakınlarındaki Dikmen sırtlarına  yaveri Muzaffer Kılıçla beraber çıkmıştır.


Mustafa Kemal, Dikmen sırtlarında Yaveri Muzaffer Kılıç ile (12 Şubat 1921)
Burada ara verip Mustafa Armağan’ın görmediği ya da görmek istemediği bazı noktaları yazalım.
1- 12 Şubat 1921 de Atatürk’ün bulunması gereken her hangi bir savaş yoktur.
2- Dikmen sırtlarında her hangi bir cephe yoktur. İnönü savaşları Eskişehirde olmuştur
3- Atatürk bu resmi cephede değil cepheden dönüşte çektirmiştir. İşte Mustafa Armağanın asıl görmezden geldiği nokta budur. Atatürk Dikmen’e gelmeden 1 gün önce Eskişehirde ordu teftişindedir. Yani  CEPHEDE DEĞİL CEPHE TEFTİŞİNDEN DÖNÜŞTE ÇEKTİRMİŞTİR.
Atatürk Dikmen’de karlar üstünde dinlendikten sonra da yoluna devam etmiştir. 13 Şubatta Batı cephesine gelen Atatürk incelemelerini burada da sürdürmüştür. Yani birileri gibi oturduğu yerden laf üretmemiş, ülkesi için canını dişine takarak mücadelesini sürdürmüştür

10 Şubatta başlayan Batı cephesi gezisi 5 gün sonra 15 Şubat 1921 de bitmiştir ve Ankara’ya dönmüştür. Atatürk bu teftiş gezisinde ordunun durumunu yakından görme fırsatı bulmuştur. Zira bu geziden 1 ay sonra 23 Mart 1921 de başlayan 2. İnönü savaşında Türk ordusu bir kez daha başarılı olmuştur. 2. İnönü’den sonra hem Yunan ordusu hem de batı emperyalizmi Anadolu işgalinin kolay lokma olmadığını anlamışlardır.

 15 Şubat 1921 Batı cephesinden dönerken
Utanmadan sıkılmadan her gün zamanını ”Atatürk hakkında ne iftira atsam” diye düşünerek geçirenler acaba bu resimleri gördükten sonra utanacaklar mıdır? Evet Atatürk bu resmi cephede çektirmemiştir cephe cephe dolaşıp orduyu teftiş ederken, Eskişehirden batı cephesine giderken çektirmiştir. Lütfen kendinizi bu kadar komik duruma düşürmeyin. Bu kadar ucuz olmayın. Hayatının 12 yılını bilfiil savaş meydanlarında geçiren, ismini dünya tarihine altın harflerle yazdıran bir kişiyi böyle ucuz numaralarla küçültemezsiniz ama suç sizde değil Atatürk’te. Ölümü göze alarak kurtardığı vatanında bu kadar yoğun bir tempoda çalışırken dinlenmek için uzandığı bir resmi 93 yıl sonra sizin gibi cahillerin kullanacağını bilememiş kusura bakmayın.
TIBBIYELİ HİKMET